fiko

Haftanın Konusu

Yeni konumuz "Hayır, hayır, hayır... Kime söylüyorum ki şarkıyı?'. Bu kez her şey çok basit: ya evet diyeceksiniz, ya hayır...

5 Ekim 2016 Çarşamba

Dondurmayı Yalan Mı?

Çoğu insanın aksine; kendimi bildim bileli, yalanla başlayan bir hayatım oldu. Devamı da onların aksine gelişti. Olağan şartlarda, temiz bir bebek dünyaya gelir ve toprağa girene kadar lekelenir, bir ömür boyu… Yalan da bu lekelerden sadece bir tanesi; ama ben aklım ermeye başladığında yalan söyleyen biriydim. Lekeyi çok erken bulaştırmıştım üstüme. Yaşım ve çevrem gereği etki yaratacak yalanlar söyleyebilecek potansiyelim yoktu. Söylediğim yalanlar, ya çevrem tarafından zaten saçma bulunup sorgulanmıyordu; ya da gerçekmişçesine bir etki yaratıyor ve sorgulanamıyordu.

Yemediğim yemekler, aldığım notlar, girmediğim dersler, darlayan sevgililer, baskılayan akrabalar, içinde bulunmak istemediğim durumlar… Her şey hakkında yalan atmışımdır. Bunu yapma sebebim de “o anı kurtarmak” olarak nitelendirilebilir. Evet, “Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkması gibi kötü huyu vardır.” tarzı aforizmalar yapılıyor da; hayatta olan babaannemi neredeyse tüm öğretmenlerim öldü bilir mesela. Veya ortaya çıkan yalanlarımdan çok, bilinmeyen yalanlarım vardır, benim bile hatırlamadığım. Ve nedense, ortaya çıksa da çıkmasa da, insanların sorguladığı tek bir şey var. “Yalanın içeriği.” Somut örnekte, babaannemin öldüğüne dair yalana getirilen tek eleştiri: “Oha lan, öyle yalan söylenir mi?” Yalanın sadece yalan olduğunu; beyaz, pembe, küçük, büyük gibi kriterlerle sınırlanamayacak bir şey olduğunu sorgulamaya da o dönem başladım.

Bunu sorgularken yalan söylemeye devam ettim, ve hatta hala yalan söylüyorum. Çıkış yolu bulamadığım zamanlarda yalan söylemeye devam ediyorum, ki bence çok da başarılıyım bu konuda. Ama keyif aldığım şey bu değil. Uğradığım bir sıkıntıda veya yaptığım bir hatada; yalan söylemek yerine verdiğim gerçek cevabın beni düşürdüğü durum, şu yaşamda haz aldığım en güzel şeylerden biri. O zor durumdan yalanla kurtulmak mümkünken, gerekirse çatışarak gerçeği söylemek ve derdimi anlatmaya çalışmak; kurabileceğim en başarılı yalandan çok daha kıymetli geliyor. En ötesi, tatmin oluyorum.

Yalanın kötülüğü ve anlamsızlığına dair vaaz verecek veya yorum yapacak ne donanımım var ne de karakterim. Çoğu zaman karşı tarafı kandırmaktan keyif alan da bir insanım, hatta kandırılmaktan da. Şu bulunduğum yaş ve anda, yapmamaya çalışmamın tek sebebi tatmin. Belki bu tatmini yaşamasam, yalan söylemeye ekseriyetle devam edecek biriyim.

Bazen duyulan sözler, insanı teşvik ediyor; veya insanın doğru yaptığını düşündüğü eylemlere dair inancını pekiştiriyor. Benim inancımın en temel taşlarından biri olan bu söz, devamındaki türkü ve oluşturduğu algı da kapanış olsun.


“İnsan, yalan söyleyen bir yaratık. Başka da bir nesne tanımıyorum ben; belki bilen varsa, anlatsın…”

                                               


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder