fiko

Haftanın Konusu

Yeni konumuz "Hayır, hayır, hayır... Kime söylüyorum ki şarkıyı?'. Bu kez her şey çok basit: ya evet diyeceksiniz, ya hayır...

19 Mart 2017 Pazar

Cevap Oralarda Bir Yerlerde


- Kazandığınız yedi Fransa Bisiklet Turu zaferlerinin hepsinde, yasaklı madde aldınız mı ya da kan dopingi yaptınız mı?
-  Evet...

Yalnızca bir kelimenin ardından tüm her şey değişmişti. Bir zamanların bisiklet kahramanı Lance Armstrong, sansasyonlarla geçen günlerinden ardından Oprah Winfrey'e verdiği tek kelimelik cevapla, kendisi dahil birçok kişinin hayatını geri dönüşü mümkün olmayan şekilde etkiledi. O konuşmanın üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. Armstrong'un hayatı bir daha eskisi gibi olmadı. Olmayacak da. Bisiklet dünyasının da öyle...

Kendimle baş başa kaldığım o günlerde oturmuş, uzun süre Lance Armstrong üzerine düşünmüştüm.* İşin içinden çıkmak istiyordum çünkü, ağır şekilde kandırılmış hissediyordum. Bu hissi yenmenin yollarından biri, Lance'i, yaptıklarına rağmen, bir şekilde, kısmen de olsa haklı görebilmekti. Ama işe yaramadı. Hangi uçtan tutarsam tutayım, ortada çok büyük bir yalan vardı. Yalanın ötesinde ise, geleceğe paranayokça bakmamıza sebep olan çok büyük bir gerçek. Yalan ile gerçek yine bir aradaydı. Biri geçmişi, biri geleceği karartıyordu.

Günümüzde, insanların septik yaklaşımlar sergilemesine direkt olarak 'deli bu' yaftası yapıştırmaya bayılıyoruz. Fakat olayın arka planı bu kadar basit değil. Herkesin kendine göre tanımladığı hayat denilen zaman düzleminin büyük bir kısmı, kişinin kendi doğrularını bulma çabası ile geçiyor. Bu doğrular ise, yapılan hatalar pusulasına göre yön buluyor. Aldığımız domates kötü ise, aynı manava gitmek istemiyoruz. Gitsek bile, aklımızdaki acabalar sonunda ya daha az miktarda alıyoruz ya daha fazla para verip kaliteli sandığımıza yöneliyoruz. İnsani ilişkilerde aldatılmak da öyle. Tekrardan güvenmek zor. Yeni birileri, masumiyet karinesinin yakınından bile geçmiyor. Hepimiz olağan şüphelileriz. Tüm bu kontrol manyaklığı belki de bu yüzden. Daha fazla canımız yanmasın diye. Doğruları yapmak için. Keyif almak, mutlu olmak için. Yani aslında bakarsanız kimse deli değil. Aksine, herkes gayet de akıllı.

Lance tahttan indiğinde bisikletin yeni hükümdarları Britanyalılar oldu. SKY takımının bünyesindeki pedallar, diğer herkesten daha hızlı ve daha güçlüydü. Lance'in itirafından sonra geçen dört sene içerisinde -arada Astana'dan Vincenzo Nibali'yi saymazsak- SKY'ı geçebilen olmadı. SKY'ın parlak çocuğu Chris Froome'un 2013'teki ilk zaferinde çoğu kişi Lance'i unutmaya yaklaşmış, tekrardan bisiklete sarılmaya başlaşmıştı. Çünkü yeni bir kahraman geliyordu. Yeni bir yıldız... Tour de France 2015'in ardından 2016'da üçüncü Froome zaferi geldi. Tamam artık demenin zamanıydı. Eskiye, kötüye ve şüpheye sünger çekmemiz gerekiyordu. Bisikletin yeni sarı mayosunu* konuşmamız icap etmeliydi. Maalesef olmadı. Yine başa sarmıştık. Froome kazandıkça Lance'i daha çok hatırlamaya başladık. Canımız bir kere yanmıştı. İkinci kez aynı şeyi tecrübe etmek istemiyorduk. Gelecek, geçmişi unutturacağı yerde, tabağı ısıtıp tekrardan önümüze servis etmişti. Tüm gözlerde aynı bakış vardı. Froome temiz miydi, yoksa Lance gibi usta ve teknolojik bir düzenbaz mıydı? Geçmiş ile gelecek yine bir aradaydı. Tıpkı bisikletin iki tekeri gibi. Birbirlerini takip eden yalan ile gerçek gibi.

Bugünlerde SKY ile ilgili çıkan haberleri takip etmekte zorlanıyoruz. Kazan, her geçen gün daha da kaynıyor. Lance'in geçtiği evreleri dün gibi hatırladığımızdan, Froome ve SKY hakkında söylenenlere eskisi kadar şaşırmıyoruz. Ama, yine de gerçekle yüzleşmekten kaçınıyoruz. Hiçbirimiz deli değiliz. Akıllı davranmaya gayret ediyoruz. Geçmişi; yalanlarla, boşa geçen zaman olarak nitelendirmek istemiyoruz. Aynı hatayı tekrarlayan ahmak durumuna düşme niyetimiz yok.

Hatalar, hayal kırıklıkları ve pişmanlıklar, travmaları beraberinde getiriyor. Devam etmek istiyorsak şayet, ders alıp tekrardan adım atıyoruz. Doğrumuzun peşine düşüyoruz. Geçmiş, doğruya yönelmemiz için sürekli olarak aklımıza geliyor. Şüpheyi, bir ışığa çevirmeye çalışıyoruz. Kimi, o ışıkla daha da karanlığa saplanıyor. Ama biliyoruz ki, gerçek oralarda bir yerlerde. Televizyonu açsak, göreceğiz. Gazetenin herhangi bir sayfasına baksak, anlayacağız. Bir meclis oturumu izlesek mesela. İçeride olanları kısa süre gözlemlesek. Henüz kapanmadıysa, o internet sitelerinden birine girsek.

Çok yakın bir gelecekte Lance gibi ya 'Evet' ya 'Hayır' diyeceğiz. Geçmişi hatırlayıp, geleceğe iyi bakın. Gerçek oralarda bir yerde. Tüm her şey sere serpe uzanmış, bakmamızı bekliyor. Bunu biliyorsunuz. İyi düşünün. Hiçbir şey, bir daha eskisi gibi olmayabilir. Evet, Froome temiz olabilir. Öyle ümit ediyoruz. Ama biliyoruz ki, Lance temiz değildi.

*O vakitler, Lance'ten yola çıkarak yazdığım yazı.

*Fransa Bisiklet Turu'nda tüm etapların sonunda genel klasman liderine verilen mayo.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder