*Genelde günlük telaşlarınla
ilgili rüyalar görüyorsun. İki gün sonra ciddi bir sınava gireceksin, önemli
bir maç var vs… Onlarla ilgili ihtimalleri rüyanda görüyorsun; sürekli
hayatında olan ve düşündüğün insanları göremeyebiliyorsun. Belki de bu kişiler
seni strese sevk etmediği için… Hulki Saner’in “rüyalar gerçek olsa seni her
gün görürdüm” eserindeki gibi değil de, “rüyalar gerçek olsa seni sittin seni
göremezdim” hali var yani.
Ancak bu “rüya” mefhumu, o kadar
da basit açıklanamıyor. Mesela iki gece önce gördüğüm rüyaya göre; ALES’e
gireceğim, öncesinde bir kıraathanede eşofmanımla yemek yiyorum, ALES için
sınav yerine gittiğimde montumu yanıma almadığımı fark ediyorum, tam bu farkına
varış halinde telefonum çalıyor, arayan kıraathaneden bir ağabey, ben de
deparla montumu alıp sınava yetişiyorum.
“Kıraathanede yemek yemek”,
“montun kıraathanede unutulması”, “kıraathanenin beni cepten araması”, “ALES’e
kıraathaneden çıkıp gitmek” olguları nasıl bir iç dünya ile açıklanabilir,
hiçbir fikrim yok.
Ama şu konuda netim: İçeriği
Lütfü Bey’in hoşuna gitmese bile en güzel rüya, bize Tosun (Şaban) Paşa’nın
anlattığı ve Seferoğullarından birinin Lütfü’nün kafasını ota sokmasıyla biten
rüyadır. Belki de Tosun Paşa anlattığı için öyle geldi.
* Hadi rüyaları bir şekilde açıkladık diyelim. Benim en imrendiğim,
şu “lucid dream” gören arkadaşlar. Lucid dream halinde kişi, rüyada olduğunu
biliyor ve davranışlarını yönlendirebiliyor. Sadece mekana razısın. Bir nevi
Counter Strike yani. Ya teröristsin ya anti-terörist ve harita da Aztec, Dust
1, Dust 2 filan… Gerçi bir fark var, oyun esnasında bu haritalardan çıkma
şansın yok; halbuki lucid dream halinde herhalde, “benim ne işim var
kıraathanede, yemişim ALES’i malesi, İtalya’ya gidiyorum ben a… k…”
diyebilirsin.
Lucid dream gören birinin (tabir
için, o alanla ilgilenenlerin affına sığınayım,”lucid dream görmek” veya
“rüyanın lucid dream olması” veya başka bir şey), yani öyle bir kudreti olan
birinin herhalde olaya direkt ünlülerden girmesi beklenir (girmesi derken, zannediyorum
lucid dream insanları, rüyasında göreceği kişileri de yoğunlaşarak veya başka
bir şekilde ayarlayabiliyor). Kimse, mekanında adana dürüm yediği Musa Abisini
görmek istemez. Bir de, bu lucid dream işini yemiş, istediğini görebilen ve ona
karşı davranışlarını yönlendirebilen bir kişi, hayatla ilgili, “çekerim
halayımı s.kerim alayını” şeklinde düşünür herhalde. Bu cihetle günlük hayatla
ilişkiyi kesmek ve lucid dream’le “gerçekten” özgür olmak. Kulağa hoş geliyor
(biz günahkarlar bu fani dünyada hayırlı birer insan olursak lucid dream’ler
görebileceğiz). Ama olumsuzlukları da vardır mutlaka, insanı depresyona falan
sokar bu lucid dream hali.
* Yukarıda söylediğime döneyim. Sürekli düşündüğün ve seni strese
sokan kişi olsaydı bu rüyalarda gördüğün kişi, herhalde benimki Tayyip Erdoğan
olurdu. Halbuki o, başımıza gelen musibetlerde “ne olur bu bir rüya olsun”
şeklinde haykırmamıza sebebiyet veren kişilerin başında geliyor. Yani artık,
“rüyalar gerçek olsa” değil, “gerçekler rüya olsa” diyoruz, odur sıkıntı.
Git gide daha az yaşanılası
ülkemizde, sadece rüyalarımızı değil, yaşama hakkımızı kontrol edebileceğimiz
günlerin bizi bekleyeceğini umalım, belki çok da uzakta değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder