fiko

Haftanın Konusu

Yeni konumuz "Hayır, hayır, hayır... Kime söylüyorum ki şarkıyı?'. Bu kez her şey çok basit: ya evet diyeceksiniz, ya hayır...

20 Şubat 2015 Cuma

Gerçekler Rüya Olsa


*Genelde günlük telaşlarınla ilgili rüyalar görüyorsun. İki gün sonra ciddi bir sınava gireceksin, önemli bir maç var vs… Onlarla ilgili ihtimalleri rüyanda görüyorsun; sürekli hayatında olan ve düşündüğün insanları göremeyebiliyorsun. Belki de bu kişiler seni strese sevk etmediği için… Hulki Saner’in “rüyalar gerçek olsa seni her gün görürdüm” eserindeki gibi değil de, “rüyalar gerçek olsa seni sittin seni göremezdim” hali var yani.

Ancak bu “rüya” mefhumu, o kadar da basit açıklanamıyor. Mesela iki gece önce gördüğüm rüyaya göre; ALES’e gireceğim, öncesinde bir kıraathanede eşofmanımla yemek yiyorum, ALES için sınav yerine gittiğimde montumu yanıma almadığımı fark ediyorum, tam bu farkına varış halinde telefonum çalıyor, arayan kıraathaneden bir ağabey, ben de deparla montumu alıp sınava yetişiyorum.

“Kıraathanede yemek yemek”, “montun kıraathanede unutulması”, “kıraathanenin beni cepten araması”, “ALES’e kıraathaneden çıkıp gitmek” olguları nasıl bir iç dünya ile açıklanabilir, hiçbir fikrim yok.

Ama şu konuda netim: İçeriği Lütfü Bey’in hoşuna gitmese bile en güzel rüya, bize Tosun (Şaban) Paşa’nın anlattığı ve Seferoğullarından birinin Lütfü’nün kafasını ota sokmasıyla biten rüyadır. Belki de Tosun Paşa anlattığı için öyle geldi.

* Hadi rüyaları bir şekilde açıkladık diyelim. Benim en imrendiğim, şu “lucid dream” gören arkadaşlar. Lucid dream halinde kişi, rüyada olduğunu biliyor ve davranışlarını yönlendirebiliyor. Sadece mekana razısın. Bir nevi Counter Strike yani. Ya teröristsin ya anti-terörist ve harita da Aztec, Dust 1, Dust 2 filan… Gerçi bir fark var, oyun esnasında bu haritalardan çıkma şansın yok; halbuki lucid dream halinde herhalde, “benim ne işim var kıraathanede, yemişim ALES’i malesi, İtalya’ya gidiyorum ben a… k…” diyebilirsin.

Lucid dream gören birinin (tabir için, o alanla ilgilenenlerin affına sığınayım,”lucid dream görmek” veya “rüyanın lucid dream olması” veya başka bir şey), yani öyle bir kudreti olan birinin herhalde olaya direkt ünlülerden girmesi beklenir (girmesi derken, zannediyorum lucid dream insanları, rüyasında göreceği kişileri de yoğunlaşarak veya başka bir şekilde ayarlayabiliyor). Kimse, mekanında adana dürüm yediği Musa Abisini görmek istemez. Bir de, bu lucid dream işini yemiş, istediğini görebilen ve ona karşı davranışlarını yönlendirebilen bir kişi, hayatla ilgili, “çekerim halayımı s.kerim alayını” şeklinde düşünür herhalde. Bu cihetle günlük hayatla ilişkiyi kesmek ve lucid dream’le “gerçekten” özgür olmak. Kulağa hoş geliyor (biz günahkarlar bu fani dünyada hayırlı birer insan olursak lucid dream’ler görebileceğiz). Ama olumsuzlukları da vardır mutlaka, insanı depresyona falan sokar bu lucid dream hali.

* Yukarıda söylediğime döneyim. Sürekli düşündüğün ve seni strese sokan kişi olsaydı bu rüyalarda gördüğün kişi, herhalde benimki Tayyip Erdoğan olurdu. Halbuki o, başımıza gelen musibetlerde “ne olur bu bir rüya olsun” şeklinde haykırmamıza sebebiyet veren kişilerin başında geliyor. Yani artık, “rüyalar gerçek olsa” değil, “gerçekler rüya olsa” diyoruz, odur sıkıntı.

Git gide daha az yaşanılası ülkemizde, sadece rüyalarımızı değil, yaşama hakkımızı kontrol edebileceğimiz günlerin bizi bekleyeceğini umalım, belki çok da uzakta değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder