Aylardan
mayıs, vakitlerden akşamüstü… Barbaros Bulvarı’ndan iniyorum hızlı ve büyük
adımlarla… Saçlarım, yanaklarımın ve kulaklarımın üzerine çarpıp duruyor
yürürken ritme uygun olarak… Karşıda Kız Kulesi görünüyor sonra… Masumiyet
akıyor lacivert eteklerinden… Edalı bir bakış atıyor sanki inceden esen
rüzgarla… Aylardan mayıs, vakitlerden akşamüstü…
Sokaktan
geçen insanların hiçbirinin umrunda olmamak, hakikaten harika bir duygu. Yalnızlık
gibi değil, özgürlük gibi. Köyiçi kalabalık ama bana dokunan yok. Kimin kime
dokunduğu konusunda da bilgim yok açıkçası.
Bira
köpüklü olunca daha iyi olmuyor mu ya sizce de?
-
Eyvallah kardeş.
Etrafta
müzik falan yok ama ruhumda Todo Cambia çalıyor oturduğumdan beri. Aylak’ta
değil, Küba Devrimi’ndeyim sanki. Şili’de şiir tarlalarından geçip özgürlük
denizine atlıyorum zannedersin. Arjantinli olup da; bana göre Messi’den,
Maradona’dan daha çok sevdiğim ablam Mercedes Sosa sayesinde umutlanıyorum.
Huzuru hissedip cesaret doluyor ruhum. “Değişir, her şey değişir.” diyor
parçada. Değişmesine üzüldüğüm şeylere, “Yahu her şey değişiyor bak! Ne
olacaktı yani?” diyorum. Değiştiremediğim şeylere, “Değişir, merak etme,
değişir.” diyorum.
-
Ya şu bardağı değiştirsek mi? Arjantin bardağın ağzı kalın ya hani.
Küçükken
mutluydum sanırım. Anneannem un çorbası içirirdi iki katlı binanın bahçe
duvarında. Taşla kale yapmış, cadde üzerinde top oynayanları izleyeceğim. Yaşım
en fazla 5. Akşamüstü yine. Yine ilkbahar mevsim. Hava kararınca dağılacaklar.
Kimin kazandığını oynayanlardan daha çok dert ettiğim kesin.
Küçükken
mutluydum sanırım dedim ama, şimdi fark ediyorum ki mutluluk değil, tasasız
olmak o bahsettiğim. Mutluluk başka bir şey. Mesela en mutlu olduğum an, UEFA
Kupası’nı aldığımız an olabilir. “Gol Leventçim, gol!” sesleri falan. Gerçi
konu rüyaydı. Bu gerçek bildiğin. Malumunuz, “Gerçekleri tarih yazar, tarihi de
Galatasaray!”
Gerçi
insan bilmediği ya da düşünemediği şey rüyasında göremezmiş. Rüyaların hepsi
gerçek o yüzden. Bence yani.
Yahu
birilerinin istediği gibi düşünmesi ve istediği gibi yaşaması neden ağır geliyor
insana? Hakikaten anlayamıyorum. Nedir lan sizin olayınız? Ne yani? Sizi üstün
kılan şey ne? Daha modern(!) olmak mı? Daha bilgili(!) olmak mı? Bilmek(!) ne ki?
Modernite(!) ne ki? Düşündüğün zaman, herkes osuruyor sıçarken. Ne yani farkın?
Küfür
edeceğim arkadaş. Israrla küfür edeceğim. Hatta edeceğim değil, edicem. Amınıza
bile koyucam yani. Yeter lan!
Sosyal
mesaj verme kaygım falan yok ama, mutlak monarşi büyüktür demokrasi. Monark
kardeşimiz vicdan sahibi olsun yeter ki.
-
Buyurun hocam? Evet hocam uyanamamışım. 20-25 dakikaya okuldayım. Tamam.
Hallediyoruz onu.
İnsanlık
nedir bilmeyen orospu çocuklarının bu denli çok olduğu bir dünyada, insan
haklarından bahseden kimselerden iğreniyorum.
Konu
rüyaymış. Uyanın amına koyim. Ne yatması!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder