fiko

Haftanın Konusu

Yeni konumuz "Hayır, hayır, hayır... Kime söylüyorum ki şarkıyı?'. Bu kez her şey çok basit: ya evet diyeceksiniz, ya hayır...

2 Nisan 2015 Perşembe

Ürkek Bir Tavşan


Bulunduğum coğrafyayla alakalı olup olmadığını sorguladım uzunca süre. Emin olamasam da, sadece onunla alakalı değil. Benle alakalı, senle alakalı, herkesle alakalı. İnsanı geçtim, tüm soyut kavramlarla alakalı. Bu korku denen şey, her şeyin nasıl bu kadar içinde olabilir? Aklıma gelenleri ben söyleyeyim, unuttuklarımdan sen kork. Sevgi, aşk, sadakat, güven, neşe, keder, tutku... Hepsinin özünde çok büyük bir oranda korku var. O esnada farkına varamıyorsun; ama var. Ve ne kadar yoğunsa o yaşadığın duygu, korku da doğru orantılı olarak artıyor. 

Sevgilinle en mutlu zamanlarını geçiriyor ol mesela. O esnada çok düşünemesen de, "Lan ne ara göte geleceğiz acaba?" sorusu, içinde bir yerde mutlaka var. Bende yok öyle bir şey diyorsan, sevginde sıkıntı var. Büyük bir sevgi duymadığın için büyük bir korku yaşamıyor, böylece göte de gelmiyorsundur. "Karşımdaki insan çok iyi biri, hem ben hayatıma sokacağım insanları öyle güzel seçerim ki, asla sıkıntı yaşamam. Ben insan sarrafıyım koçum." diyorsan da, göte geldiğin zamanı izlemeyi çok isterim. Koçum. 

Sevilmemekten korkuyorsun, hatta bunun bilinmesinden dahi korkuyorsun. “Ben buyum, beni kabul eden böyle kabul etsin.” kalıbını her ortamda söylemekten hiç çekinmiyorsun da; çoğunluk prim vermese şu lafa, ne bok yiyeceğini bilmiyorsun. Kalabalıkta yaptığın şovların tutmaması, anlaşılamaması korkusu bünyeni sarmış sarmalamış; tripler hala daha Real Madrid. Tamam Ronaldo.

Ailenden birini kaybetme korkusunu mutlaka yaşıyorsundur, bunda kesin hak verirsin bana. Baktığında çok mu zor? Trafikte en ufak dikkatsizlik, evde gazı açık unutmak, rüzgarlı havada tabela altında kalmak, daha nicesi... Lan vitrine kartopu geldi diye adam öldürülüyor bu memlekette, daha ne olsun? Denk gelmesin diye umut ediyorsun. Bunların hiçbiri olmasa, başına gelmese bile bu hayatın sonu var, illa var. "Allah sıralı ölüm versin." diye laf var, bir nebze teselli olsun diye. Senin var olma sebebin, hayatının merkezi olan kadın veya adam, 70 sene yaşadığında teselli oluyorsun. "E iyi yaşadı be, buna da şükür, bunca zaman birlikteydik." diyorsun. Halbuki daha bir gün önce korkuyordun delicesine ölecek diye. Bu korkuyla yüzleşince yıkılıyorsun; ama artık o korku kalmıyor ortada. 

Lotoyu vursan önce mutlu oluyorsun, sonra bir bakıyorsun yine aynı duygu sarmış etrafını. “Ne yapacağım ben bununla, ya insanların bana yaklaşımı değişirse?” diyorsun. Zaten senin olmayan parayı kaybetmekten korkuyorsun. O olmadan da idame ettirebildiğin hayatına dönmekten korkuyorsun.

Güç sahibinden korkuyorsun. Onun kılıcının senin boynunu kesme ihtimalinden korkuyorsun. Hatta o kadar titriyorsun ki korkudan, sana bir şey yapmasın diye yalakalık yapıyorsun, methiyeler düzüyorsun. Sadece bundan ötürü, güç sahibi olmaktan da korkuyorsun. Kendi karaktersizliğini bildiğinden, öyle bir durumda etrafında olacak insanlardan korkuyorsun.

Bitmiyor oğlum bu korku denen şey. Kendinden bile korkuyorsun. Her insanın farklı zayıf noktası var mesela. Çaktırmaz pek kimseye; ama o zayıf noktasıyla alakalı ne yapacağını düşünür durur. Bazen düşünemez bile, gözü döner. Daha düşünemiyorken, başına geldiğinde ne yapar? İnsan dediğin varlık çok acayip bir yaratık. Belli bir durumda ne yapacağını bilemeyen veya yapabileceklerini tahmin edemeyen varlık, nasıl korkmasın kendinden?

Sadece duygularla alakalı değil, her şeyin korkusu var. Ben yüksekten korkuyorum mesela, nasıl mümkün aga bu yükseklik korkusu? Kısıtlı oksijen bulunan bir yerde, kapalı kalmaktan korkuyorum. Çok şeyden korkuyorum baktığında. Paranın köpeği olmaktan korkuyorum, bok yoluna ölmekten korkuyorum, insanların orospu çocukluğundan korktuğum kadar kendi orospu çocukluğumdan da korkuyorum. O yüzden de en çok bu korku dediğimiz duygunun insana bahşedilmemiş olma ihtimalini merak ediyorum. Şu yaşamaktan çok da keyif almadığımız, küfrettiğimiz dünyada soyumuz tükenirdi muhtemelen ama;  tükenmemesi halinde yaşamdan keyif alamazdık gibi geliyor. Korku olmasa diğer hislerin çok bir anlamı olmazdı, değersizleşirdi hepsi. Anlam yüklediğimiz her ne varsa, monoton bir aktivite haline gelirdi. Nereden baksan duyguların şahı.

Lafın özü, "Kork lan! Kork amına koyim, karın ölür kork, geri gelir kork." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder